Romanın içinde bir ülke :)

Yazmayalı iki hafta olucak nerdeyse:) Ancak mezun olma telaşı yüzünden ara vermek zorunda kaldım=)))

Şimdi gelelim Romada geçirdiğimiz 2. güne.. O gün Vatikan'a gitmek için çok erken kalktık. (Vatikan Romanın içinde 44.ooo metrekarelik devlet başkanınında Papa olduğu bir ülke..)
Saat 10.00 için Vatikan müzelerine rezervasyon yaptırdığımız için saat 09.00da otelden cıktık. 2 dakikada Termini istasyonundaydık. Otobüsle gitmeye karar verdik. Ama gerçekten hataydı diyebilirim. Siz sakın otobüsle Vatikan gitmeyi denemeyin. O gün Romada bir grev karşınıza çıkabilir bu yüzdende yollar kapanmış olabilir yada aşırı derecede bir trafik sizi bekliyor olabılır. Biz neden mi Otobüsü seçtik=) Oteldeki resepsiyonda duran bayan metronun Vatikana çok uzak bıraktıgını söylediği için... Tabi oraya gittiğimizde metro sadece 5 dakika mesafede bıraktığını gördük...

O gün bütün Romada grev vardı. Bu yüzdende çoğu yol kapalıydı, birde üstüne yağmur yağmaya başlayınca tam 50 dakikada Vatikana vardık. Neredeyse rezervasyonu kaçırıyordukk..
Rezervasyon neden mı bu kadar onemlii... Rezervasyon yapmazsanız bitmek bilmeyen bir sıraya gırmenız gerekıyor. Youtube'tan Vatikan sırası yazdıgınız an o sıranın ne kadar uzun olabileceğini görebilirsiniz... Gerçektende yağmur yağmasına rağmen inanılmaz bir sıra vardı. Şöyle söyleyeyim Nişantaşı Valikonağı Caddesinden Osmanbeyin ortasına kadar bir sıraa... Rezervasyon ücreti 26.50 euro.. 10 Euro daha fazla vermiş olduk ama o eziyeti çekmedik diyebilirim. Tam bir eziyet... Gitmemezlikte sakın yapmayın Vatikan müzelerine inanılmaz bir sanat yatmakta....
Rezervasyınu bu siteden yapabilirsiniz:http://www.rome-museum.com/




O kadar aksiliklere ve yağmurdan deli gibi ıslanmamıza rağmen Vatikan müzelerini gezince herşeyi unuttuk... Şöyle bir kocaman bir eksiklik yaptık Vatikan müzelerine girmeden önce... St Pietro Bazilikasının içine girmedik.. Kesinlikle bizim yaptığımızı yapmayın. Gidin görün .. Müzeleri gezdikten sonra oraya gitmeye üşendik, çok fazla katedral gördüğümüz içinde artık canımız çekmemıştı ama benim içimde kaldı dıyebılırım..Hıristiyanlık’ın en önemli ve en büyük kilisesi olan 60 bin kişi kapasiteli San Pietro Kilisesini görmeden dönmeyin=))

San Pietro Bazilikası


Gelelim 1400 odalı Vatikan müzelerine...Müzelerin yer aldığı binalar Rönesans dönemindeki papalar için inşa edilen saraylarmış.. En dikkat çeken yeri ise 1473 yılında inşa edilen ve adını Papa Sixtus IV’den alan Sistine Şapeli .. Michalangelo Sistina Şapeli’nin arka duvarlarına “Son Yargı” adlı duvar resmini yapmış... Yan duvarlar ise Musa ve İsanın hayatından bir kaç sahnenin yer aldığı resimler..Burada en az bır 15 dakika kalıyorsunuz...
Müzenin bir çok yerinde tavana bakarak yürümek zorunda kaldım. Gördüğüm en görkemli tavanlar diyebilirim.. Heykellerle dolu bir müze.. Rafaello odaları da ayrı bir güzeldiiii...


2 bucuk saat sonra bu müzelerden çıktık. Tabii sanatla çok ilgilenen birisi için bu 2 saat çok az gelebilirrr.... Vatikandan sonra Romaya döndük.. ve en ünlü caddelerinden biri olan Via Del Corso'da dolaştık..Daha sonra sinagoga gitmeye karar verdik. Burada müzede vardı . Ancak Cuma olduğu için kapalıydı...
Bu yorgun günden sonra bir saat dinlenmek için otele gittik. Akşamda Piazza Novannanın çevresine bir cafede yemek yedik... Yer turistik bir mekandı, yemeklerde fena değildi. ve böylece 2. günümüzde bittti...

Son günnde ilk olarak Piazza İndependenzia'ya gittik. Burası da farklı bir meydandı.. Bir kaç tane fotoğraf çektikten sonra Michalangelonun yaptığı Musanın heykelinin olduğu kiliseye gittik. Bu kilise ismi yüzünden hep Vaticandaki St Pietro Bazilikasıyla karıştırılır. Ancak bu kilise tamamen başka bir yerde... Bu kilisenin açık adresi şöyle: Piazza San Pietro in Vincoli 4A, Rome, Italy ...Kilisenin ismide San Pietro İn Vincoli ... İsim benzerliğine sakın aldanmayın=)))

Musanın heykeli

Daha sonra İspanyol merdivenlerine doğru yol aldık... Son güne alışveriş ve mağazaları bırakmıştık.. İspanyol merdivenlerinin olduğu meydan cıvıl cıvıldı. Bir sürü insan bir aradaydı.. Mağazalar hepsi markaydı.. Bizde koskoca Romada bir H&M olmamasını garipsemiştik. Sonra yolda birilerine sorduk ve bize 45 dakika uzaklığında çok büyük bir alışveriş merkezi olduğunu söylediler. Porta Di Roma Alışveriş merkezine gitmek için otobüse bindik.. Tek otobüsle gidilebiliyor. Otobüs durağında Bufalotta Ponta Di Roma Centro Comercialli diye sorarsanız direk size hangi otobüsün gittiğini söylüyorlar. Taksile sakın gitmeyin 40 50 euro arası verirsiniz.. Ayrıcaa ooo çok uzaakk nasıl gıdıceksınız gibi tepkilerle karşılaşabilirsiniz, abartılacak bir şey yok 45 dakikada ordasınız.... Gittiğinizde değicek..

Süper bir alışveriş merkezi hayatımda gördüğüm en büyük h&m=) Zara, Bershka gibi markalarda mevzut, diğer pahalı olan markalarda mevcut. İstinya Park gibi düşünebilirsiniz=)
İspanyol Merdivenleri

Ve Romada böylece bitmiş oldu , İstikametttttttttt Milanooooooooooooooooo=)))

Ben bu yaz uzaklaşmak istiyorumm....
Etiketler: 2 yorum | edit post

Bu Sene Son...

Bu sene ÖSS'ye hazırlananlar dün 14 haziranda hayatlarını değiştirecek sınava girdiler... İşte benimde Marmara Üniversitesi maceram o sınava girerek başlamıştı.. Zor bir sene sonunda sınavım iyi geçmiş , Marmarayı kazanmayı bekliyordumm.. 20 Temmuzda üniversiteler açıklanmıştı..
Evet Gazetecilik Bölümünü kazanmıştımm . Dünyalar benim olmuştu. Ayrıca bütün sene birlikte çalıştığım, her günü birlikte geçirdiğim, aynı üniversitenin hayalini kurduğum arkadaşım Lara'da Marmara'yı kazanmıştı...

3 Ekim 2005 unutamayacağım bir tarih... Marmara'ya adımımı attığım ilk gün... Daha dün gibi aklımda. 11 sene boyunca aynı lisede okuduğum için değişik bir ortama hiç girmemiştim... O sene hayatımda çok şey değişti... Üniversite hayatı bambaşkaydı... Yeni arkadaşlıklar edinmiş, üniversite derslerinin farklılıklarını görmüştüm.. ve günler geçtiii... Tembellik ağır bastı... Üniversitenin ilk senesi okula derslere uğramaz oldum... Şu anda düşününce yine olsa yine öyle yapardım gibi geliyor. Gerci yoklama zorunluluğu geldi ama=) 2. ve 3. sınıftada hem okula gittim hem de çalıştımm... Bu gerçekten güzel bir deneyimdi. Okula ve işe gitmek... 4. sınıfta ise işi bıraktım. Kendimi tamamen okula adadımm... Kesinlikle üniversite yıllarında çalışın... İlla okuduğunuz bölümle alakalı bir iştede çalışmanız gerekmıiyor... Gidin garson olun, tezgahtar olun, mcdonaldsta çalışın... Hayatın içine girinn.. Sizden farklı olanlarla tanışın.. Kendinize her şekilde güvenmeyi öğrenin.. Üniversitenin 2. sınıfında Mudoya part time tezgahtarlık işine başvurdum.. Hayatımda geçirdiğim en güzel aylarımdı... Her türlü insanla karşılaştım. Gerektiğinde sabırlı olmayı, gerektiğinde kendine güvenmeyi öğrendim. Bir deneyim oldu benim için... Etrafımda bazı insanlar Mudoda çalışmamı gereksiz bulsa da, iyi ki çalıştım... ve herkese de tavsiye ediyorum... Ondan sonra da bol bol staj yaptım , hangi işin bana uygun olduğunu, olmadığını bu üniversite yıllarında gördüm...

Bu seneye kadar hep Marmarayı çok gözümde büyüttüğümü, keşke başka okula girseydim dediğim çok oldu. Hatta yakın arkadaşım İpekle kaç kere bunun tartışmasını yaptığımı anlatamam... 12 Haziran Mezuniyet balomdu ve kendime inanamadım. Mezun oluyorum diye üzülüyordum... Hem de Marmarayı çok özleyeceğim diye...
Kendime baktığımda 4 sene önceki Sylvia yı görmedim. Üniversite hayatım farkettirmeden bana o kadar çok şey kattı kii. İlk olarak aynı tip insanlarla çevrili olan çevremden sıyrılmış, etrafımda Adana'dan, İzmir'den olan, değişik kültürlerle dolu insanlarla tanıştım. Değişik hayat tarzları... Sıradanlıktan çıktığımı anladım... Üniversitede girdiğim her dersten bir şeyler kaptığımı anladım.. İyi ki son sene her gün okula gidip, arkadaşlarım ve hocalarımla kaynaşmışım..

Gelelim Marmaranın derslerine ;
hangi dersi anlatsam kii Pınar Türenç'in bize yazdırdığı haberleri mi? , Abbas Güçlünün verdiği ropörtajları mı, Mehmet Özçağlayanın Typo3 derslerini mi?.. Korkulu rüya Gökhan Albant, Cüneyt Akalın ve Nurşen Mazıcı'nın sınavları mı?, Şevket Sayılganın faiz enflasyonu mu?, Tolga Kara'nın yeni ekonomi dersleri mi?, Kemal Aslanın flaş Kamspikerlerimi , Atilla Girginin Basın meslek ilkeleri mi?, Emel Dilmenin blogları mı?=))) hangi birini anlatsam...

Her hocamdan bir şeyler kaptıp bu 4 senede. Bana bilmediğim şeyler üzerine daha yoğunlaşmayı öğrettiler. Tolga hoca'da geçirdiğim keyifli dersler, Seçil hocanın yardımseverliliğini, Tez hocam Emel Dilmen'in güzel bir tez yazmam için yaptığı yardımları ve bitmez tükenmez sorularım karşısında gösterdiği sabrı, Pınar hocanın ve Kemal hocanın haber yazma da yaptığı yardımları unutmam imkansız olucakk...

Ya arkadaşlıklar; onları asla unutmayacağım ve eminim ki gerçekten yakın olduklarımla yıllar sonra karşılaşsam da gördüğümde yine o sıcaklığı hissedeceğim. Birbirimizi tanımamazlığa gelmeyeceğiz.... Kurduğum dostluklar ise aramıza yollar girse de unutulmayacak... Bütün sene boyunca yanımda benimle uğraşmaktan bıkmayan Adanalı dostum İpek uzaklarada gitsen yine yanımda olucan,( gerci sen yine burada kalıcan ben eminim=)).. 4 senemi birlikte geçirdiğim Jessym İzmire taşınsanda sende yanımda olucan=))) Melisa ve Seyhan sizde hayatımı güzelleştirmeye devam edeceksiniz.. ve tabii ki Lara hayatımın büyük bir kısmını geçirdiğim dostum, senle başladık bu üni'ye, birlikte bitiriyoruz... Hayatımın her bölümünde yine seni rahat bırakmayacağımm...

Gazetecilik bölümünde olan herkesi iyiki tanımışım.. Hepiniz hayatıma o kadar çok şey kattınız ki... Mezuniyet balosunu düzenleyen ve bize bu güzel geceyi yaşattıran Yonca ve Damla da birtanesiniz...

Bunu iki sene önce söyleyeceğimi sanmazdım ama evet yine seçmek zorunda kalsaydım, Yine seni seçerdim MARMARA!!!!!!!!!... Bu 4 sene için teşekkürler....
Etiketler: 4 yorum | edit post

Tarihi bir şehirr....

Tatilimizin bitmesine artık 4 gün kalmıştı... O yüzden hem hüzünlüydüm hem de Romayı göreceğim için heyecanlanıyordum.... Sabah saat 8:25 geçe trenle Floransadan Romaya doğru yol aldık. Saat 10'da Romanın ünlü Termini istasyonundaydık. Bu istasyon alışveriş merkezi gibiydi...Bir sürü mağaza vardı.. Ayrıca önceki yazılarımda da yazmış olduğum gibi bütün metroların başlangıç noktası burasıydı...

Roma Terminiden çıktıktan sonra otelimizi(Domus Mea)tam 5 dakikada bulduk.. Çok yakın olması bizi gerçekten sevindirmişti. Ayrıca resepsiyonda duranlar çok canayakındı.. Domus Mea bir apartmanın iki katından oluşmaktaydı. Butik otel gibi düşünebilirsinizz... Resepsiyonda duran kadın; bize Roma ve metro haritasını verdi. Bu iki haritada işimize çok yaradı.

Otelden çıktıktan sonra tekrar Termini istasyonuna gidip Colosseum(kolezyuma) gitmeye karar verdik. Mavi hatlı metroya binip Kolezyum durağında indik. Metrodan çıktığımız an Kolezyum karşımızdaydı.. Öğrenciyseniz; öğrenci kartınızı kesinlikle yanınızda götürün; çoğu yere yarı fiyatına girebilirsiniz. Kolezyuma+Palatino+ Roman Forumuna giriş 12 euroydu... Bizde toplu 3ünü bir arada satan bileti aldık=)) Kolezyum saat 09:00 -17:00 arası açıkk



Ayrıca Roma Pass diye bir pakettende size bahsetmek istiyorumm. Biz çok gerekli görmediğimiz için bu paketi almamıştık... Blogları gezerken bir blogta Romapass hakkında yazılan yazı dikkatimi çekti ve aslında cokta mantıksız olmadığını gördüm.
Blogta
Paket içeriğinde bulunanlar şöyle yazılmıştı ;
• 3 gün geçerli ve tüm toplu taşıma araçlarında(otobüs,minibüs-küçük elektrikli otobüsler-,metro ve tramvay) kullanılabilen bir ulaşım kartı
• 3 gün geçerli, gireceğiniz ilk 2 müzeye bedava, sonrakilere ise indirimli şekilde girmenizi sağlayan bir müze giriş kartı
• Roma haritası ve Roma Rehberi
http://romarehber.blogspot.com/search/label/Roma%20Pass

Bunun toplam fiyatı 20 euro... Eğer müze gezeceğim diyorsanız. Bu kart avantajlı olabilir. Ayrıca sırada hiç beklemiyorsunuz bu kartla... Biz Kolezyumda 20 25 dakika sırada durduk diyebilirim...

Kolezyum zamanında vahşi hayvan dövüşleri ve gladyatör savaşlarına ev sahipliği yapmış..Gladyatör filmini seyrettiyseniz az çok hayal edebilirsiniz bu savaşlarıı... Tabi bu alan artık tamamen bir kalıntı şeklinde; içeriye doğru girdiğinizde kalıntıları görebiliyorsunuz...

Kolezyumu gezdiktan sonra hemen yanında bulunan Palatino ve Roman Forumuna doğru gittik.
Bunların hepsi kalıntı şeklinde.. Arkeolojik bir gezi yapmak istiyorsanız, buraları görmeden sakın dönmeyinnn. Kalıntı görmek çok ilginizi çekmiyorsa hiç boşuna girmeyin. Çünkü bütün o bölgeyi gezmek çok yorucu... kısaca bilgi verecek olursam Palatino Roma’lı yönetici ve kralların yaşadığı bölgeye deniliyordu. Roman Forumu ise eski Roma halkının yaşadığı yer... Bu iki yeri gezmek tam 1 1buçuk saatimizi aldı.. Ayrıca Roman forumunu sonu gözükmeyen merdivenlerden çıkmak zorunda kaldık. Ne kadar yorulduğumu anlatamam gerçekten... Size tavsiyem yanınızda su ve küçük bir sandviç yada çikolata olması... Önceki günlerin yorgunluğuda eklenince biraz güçsüz kalabilirsiniz.. Tabi bu tatlı yorgunluk=))
Burdan çıktıktan sonra haritamıza baktığımızda en yakın gözüken yer Piazza(meydan) Venezia olduğunu gördük. Orayada yürüyerek gittik. 10 dakika sonra ordaydık.
Piazza Veneziada karşımıza bir anıt çıktı.. Bu anıt Italya’nın ilk kralı Vittorio Emanuele II ‘e ait. Anıtın arkasında da Venezia Sarayı bulunmakta... Roma halkı buranın çok tarihi olmadığını söylermiş... Bana gerçi hiç öyle gelmedi=))
Pİazza VENEZia

Piazza Veneziadan sonra artık Roma'nın yeni kısmına doğru yol alıyorsunuz... Eski tarihi Roma Venezia meydanının arkasında kalıyor...

Piazza Veneziadan sonra Piazza Rotanda'da bulunan Pantheona doğru gittik. Buraya geldiğimizde o kadar açtımkiii... Hemen ilk gözüme çarpan Mcdonalds oldu=))) Orada bir 45 dakika mola verdikkk=) Bu meydana dikkatli baktığımda yanyana küçük küçük sıralanmış cafeler olduğunu gördüm. Cıvıl cıvıl bir meeydandı. Romanın bütün meydanları meşhurdu zaten=)

Yemek yedikten sonra Pantheona girdik.. Burayı gezmemiz 5 dakikamızı aldı... Pantheon, gökbilim çalışmalarını yürütmek için yaptırılmış, daha sonra da kiliseye dönüştürülmüş.. Kubbesi çok büyük ve en üst kısmında da daire şeklinde küçük bir açıklık var. Pantheonda daire şeklinde, sade bir yapı...

Pantheonu da gezdikten sonra hemen yanında bulunan Piazza Navonaya doğru gittik... Romada en beğendiğim meydan diyebilirm.. Eskiden Roma Stadyumu olan bu meydan şu an sokak ressamcıları ve cafelerle kaplı...Eee bende kendı resmimi yaptırmadan duramadım.. Bir ressama Yusufla benim komik karikatürünü yaptırdık=)) Bence çok güzel bir hatıra =9 Fiyatıda 15 Euro

Burayıda gezdikten sonra o meşhur aşk çeşmesine(Fontana Di Trevi) geldik. Ee tabii oraya gidip dilek dilemeden dönmek olmaz=) Bizde hepimiz sol elimizle bozuk parayı çeşmenin içine attık=)) Burdan sonra da otele dinlenmeye gittik.. Çok yorucu bir gündü.... Bir günde bir sürü yer gezmiştik=)) 2 saat dinlenmeden sonra 9 buçuk gibi dışarı yemeğe çıktık.. Yine Termini İstasyonundan metroya binip İspanyol Merdivenlerine gittik... Bu meydanı gün ışığıyla görmemiştk. Ama akşamda burası çok güzeldi... Meydan ünlü markalarla dolu mağazalarla kaplıydı.. Meydanın bir sokak sonrasında; gezi kitabımda yazan ve arkadaşım Sandyninde övdüğü Ristorante 34'te gittik.. Yer çok güzel, yemekleri ve servisi süper. Garsonlar konuşkan=) Fiyat aralığı 20 -35 Euro...

Romaya giderseniiz kesin bir akşam Ristorante 34'te gidin... Etleri ve makarnaları süper..

Romanın 2. ve 3. günü diğer yazacağım yazılardaaaa=)))))))))))



Bu kitabı aldığımda hakkında pek çok şey duymuştum. Uçurtma Avcısını okumak için sabırsızlanıyordum=)


Khaled Hosseininin yazdığı Uçurtma Avcısı 3 sene üst üste Yılın kitabı seçilmiş; ayrıca kitabın filmide var... Türkiyede oynandı mı bilmiyorum; ama dvdsini bulabilirsiniz...


Kitap Afganistanda geçiyordu. Bir ülkenin nereden nereye gelebileceğini gösteren bir kitap.. Okuduklarınıza şaşıracaksınız. Nasıl böyle değişebilir bir ülke diye, içinize bir korku basabilir...



Kitabın kısa bir özetini yapacak olursam;

Uçurtma Avcısı Roman kahramanı Emirin dilinden anlatılıyor. Kabil'de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk olan Emir ve Hasan birbirlerine çok bağlıdır. Gerçi Hasan Emire hiçbir karşılık beklemeden bağlıdır.. Emir zengin ve tanınmış bir iş adamının oğlu, Hasan ise evin hizmetçisinin oğludur. Emir, Afganların en üst sosyal grubunu oluşturan Peştun etnik grubuna ait iken ; Hasan, sürekli aşağılanan bir Hazaradır..
Bir gün her yıl düzenlenen Uçurtma yarışlarında Hasanın başına korkunç bir olay gelir. (Bu sayfaları okurken o kadar etkilendim ki, farketmeden ağlamaya başladım)

Bu olayı Hasanın en yakını olan Emir görür ve hiçbir şey yapmaz... Bu olay ikisininde hayatını değiştirir... Hasan yinede Emire karşı her zamanki gibi davranır. Emir bunu kaldıramaz.. Hasana hayatı zindan eder... Böylelikle HAsan ve babası evden ayrılır.

Bu sırada sovyet işgali patlak verir. Emir ve babası Afganistandan Californiaya kaçar.. Sovyet işgalinden sonra Taliban rejimi başta Afganistan'da sevinçle karşılanır... ama asıl o zaman her şey başlar... Gazetelerde bile yazmayan ayrıntılar saklı bu kitapta... Bir devletin çektiği bütün acılar...

Düşünsenize kitabın adını almış olan uçurtma yarışlarını bile yasaklar bu Taliban rejimi...

Emir geçmişini asla unutamaz... Acaba Emir ve Hasanın hayatları kesişecek midir? İşte bunu da okuyup görünn..
Kitapta her şey mevcut; arkadaşlık ilişkileri, baba-oğul ilişkisi, ihanet, Aşk, ırkçılık....
Uçurtma Avcısı ;Küçükken yaşanılan bir olayın insanın hayatını ne kadar derinden değiştirebileceği, insanın karakterini oluşturabileceğini göstermekte... ayrıca hiç bir yer , hiç kimse değişmez demeyin, bu kitabı okuduğunuzda hayatta her şeyin başımıza gelebileceğini, değişebileceğini görebilirsiniz..

Kitabı okurken; beğendiğim kısımların altını çizmiştim... İşte bunların bir kaçını paylaşmak istedim...
"Çalmaktan daha kötü bir suç yoktur, Emir", dedi baba. " Kendisine ait olmayan bir şeyi alan insan, bu ister bir can olsun isterse bir dilim nan... aşağılıktır. Böyle birinin yüzüne tükürürüm. Böyle biriyle yollarımız kesiştiğinde, Allah yardımcısı olsun.. Anlıyorsun değil mi?
"Evet , Baba"
"Yukarıda bir yerde bir Tanrı varsa, umarım benim viski içmem ya da domuz yememden çok daha önemli meselelerle uğraşıyordur..."
___
Ne kadar da sadık bir HAZARA. Bir köpek kadar sadık dedi Assef..
"ama kendini onun için kurban etmeden önce bir düşün: Aynı şeyi o senin için yapar mıydı? Konukları olduğu zaman seni neden çağırmadığını hiç mi merak etmedin? Neden seninle bir tek yalnızken oynadığını? Nedenini söyleyeyim, Hazara. Çünkü sen onun için yalnızca çirkin bir köpek yavrususun. Sıkıldığı zaman oynayabileceği, kızınca da tekmeleyebileceği bir şey.." dedi Assef.
"Emir Ağayla biz arkadaşız" dedi Hasan...
_______
"Afganistan'da çoçuk çok ama çocukluk yok.."
_______
"Bu senin ilk seferindi, değil mi?" dedi dilenci.
"Nasıl?" dedi Emir
"Taliban'ı ilk görüşün "
" Bir şey demedim. Yaşlı dilenci başını salladı, gülümsedi. " KAbile girişlerini ilk gördüğüm günü anımsıyorum da. Nasıl da sevinmiştik! Ölümler bitti, dedik.. Vah Vah !!! Tıpkı şairin dediği gibi : Aşkın en pürüzsüz göründüğü an, dertler bastırıverdi!"

Yüzüme bir gülümseme yayıldı.."Bu gazeli biliyorum Hafızdan"dedi Emir
Evet öyle dedi dilenci. "Bunu da benden iyi bilemez. Üniversitede Hocaydım " dedi.










Etiketler: 0 yorum | edit post

Hayata Dair:)

Hayatın kısa bir özeti olan bu yazıyı ne zaman okusam beni çok etkilemiştir:) Bu yüzden de burada paylaşmak istedim.

Öğrenecek o kadar şey var kiii=))....


YAŞADIKLARIMDAN NELER OGRENDIM ?

YAS 5 Anne ve babamin birbirlerine bagirmalarinin beni ne kadar korkuttugunu ögrendim.

YAS 7 Mesrubat icerken gulersem ictigimin burnumdangelecegini ogrendim

YAS 12 Bir seyin degerini anlamanin en iyi yolununbir sure ondan yoksun kalmak oldugunu
ogrendim.
YAS 13 Annemle babamin elele tutusmalarinin ve opusmelerinin beni daima mutlu ettigini ogrendim.
YAS 15 Bazen hayvanlarin kalbimi insanlardan dahafazla isittigini ogrendim.

YAS 18 Ilk genclik yillarimin keder, saskinlik,istirap ve asktan ibaret oldugunu ogrendim.

YAS 24 Aşkın kalbimi kirabilecegini ama buna deger oldugunu ogrendim.

YAS 33 Bir arkadasi kaybetmenin en kestirme yolunun ona odunc para vermek oldugunu ogrendim.
YAS 36 Onemli olanin baskalarinin benim icin ne dusundukleri degil, benim kendi hakkimda ne dusundugum oldugunu ogrendim.

YAS 38 Esimin beni hala sevdigini, tabakta iki elma kaldiginda kucugunu almasindan anlayabilecegimi ogrendim.
YAS 41 Bir insanin kendine olan guveninin, basarisini buyuk oranda belirledigini ogrendim.

YAS 44 Annemin beni gormekten her seferinde sonsuz mutluluk duydugunu ogrendim..

YAS 46 Yalnizca minik bir kart gondererek bile birinin gonlunu aydinlatabilecegimi ogrendim.

YAS 49 Herhangi bir isi yaptigimdan daha iyi yapmaya calistigimda, o isin yaraticiliga donustugunu ogrendim.

YAS 50 Sevgi, evde uretilmemisse, baska yerde ogrenmenin cok guc olabilecegini ogrendim.

YAS 53 Insanlarin bana, izin verdigim bicimde davrandiklarini ogrendim.

YAS 55 Kucuk kararlari aklimla, buyuk kararlari ise kalbimle almam gerektigini ogrendim.

YAS 64 Mutlulugun parfum gibi oldugunu, kendime bulastirmadan baskalarina veremeyecegimi ogrendim.

YAS 70 Iyi kalpli ve sevecen olmanin, mukemmel olmaktan daha iyi oldugunu ogrendim.

YAS 82 Sancilar icinde kivransam bile baskalarina basagrisi olmamam gerektigini ogrendim.

YAS 90 Kiminle evlenecegin kararinin hayatta verilen en onemli karar oldugunu ogrendim.

YAS 95 Öğrenmem gereken daha pek cok sey oldugunu ogrendim!!!!!!!!!!!

Özdemir Asaf
Etiketler: 0 yorum | edit post

Orta çağa dönüş=)

Floransa'da geçirdiğmiz 3. günde Yusufun ısrarları sayesinde Siena'ya gittik... Bu yeri herkes çok övmüştü. Annem de Siena'yı görmeden sakın geri gelme demişti... Eee bunca ısrarlardan sonra bende bu şehri merak etmeye başlamıştım:)

Sabah saat 8.57de Floransa'dan Siena'ya doğru yol aldık.. Otobüsle gitmeyi tercih etmiştik. Çünkü insanlardan yolun çok güzel olduğunu duymmuştuk.. Gerçi ben bütün yol boyunca uyuya kaldım diyebilirim:) Otobüs şirketinin adı Sitaydı ve yolculuk ta 13.00 Euro tuttu ..(gidiş-dönüş)
Sienaya vardığımızda ilk dikkatimi çeken tertemiz oluşuydu. Surlarla kaplı olan Sienanın içine girip, toprak rengi labirent sokaklarında dolaştık=)Büyüleyici bir kentti bu Siena.Bu sokaklar çeşit çeşit mağazalarla doluydu... Cıvıl cıvıl bir yerdi... Aynı zamanda da buranın çok asil bir kent olduğunu hissettim ..

Ortaçağ görünümlü bu dar sokakları geçtikten sonra kendimizi kocaman yelpaze şeklinde bir alanda bulduk....( Bu meydana Piazza Del Campo( Campo Meydanı) denmekte... 1347de yapılan bu meydanda İtalya'nın meşhur at yarışları ( Palio) yapılmakta...Ağustos ayında Siena'ya giderseniz bu yarışları görme şansınızda olur=) )


Buradaki en önemli yapıların Palazzo Pubblico (Belediye Sarayı) ve onun 103 metrelik çan kulesi Torre del Mangia olduğunu söyleyebilirim... Bu çan kulesine çıkarakta bütün Sienayı görebilirsiniz...
Bu meydanı gezdikten sonra tekrar ara sokaklara girip, şehrin en yüksek noktasına çıktık.. KArşımıza Sienanın Duomosu ( Katedrali) çıktı...Oldukça süslü bir katedraldi...

KAtedral bölgesini gezdikten sonra tekrar Campo meydanına geldik.. Bu meydanda yan yana sıralanmış küçük küçük cafeler bulunmaktaydı. Onlardan birine oturduk ve hayatımda yediğim en güzel pizzalardan birini yedim :) Fiyat aralığı 10- 15 Euroydu...
Meydandaki cafelerden birine oturmadan dönmeyin sakın...

Sienayı gezerken ortaçağa dönmüş gibi hissetim. Bir şehrin nasıl bu kadar iyi korunduğunu, insanlara nasıl bu kadar güzel tanıttıklarını düşündüm.. Keşke her yer bu kadar güzel korunabilseydii. Gerçi o zaman böyle yerlerin de değeri kalmazdı.. Venedik'ten sonra en çok etkilendiğim yer burası oldu... Alışılmışın dışında yerler görmek istiyorsanız Siena'ya kesinlikle gitmelisiniz.. ve evet iyiki annemi ve Yusufu dinlemişim... O kadar güzel bir yeri keşfettim ki, şu an bu yazıyı yazarken ve resimlere baktığımda tekrar orada olmayı diledim...


Bir tatile gitmeden önce insanların fikirlerini almayı unutmayın; emin olun size çok yardımcı olucaktır=)))
Saat 16:00 gibi Floransa'ya geri döndük. Yol bir saat sürdü. Programımızda Michalangelonun tepesine çıkmak vardı. Vakit kaybetmeden hemen oraya gidip, güneşin batışını oradan seyretmek istiyorduk... Otobüs durağında, şansımıza direk Michalangelo'nun tepesine giden otobüs duruyordu... Hemen bindik. 15 dakikada da ordaydık.. Şehrin en tepesindeydik... Böyle bir manzara olamazdı... Bütün şehir ayaklarımın altındaydı sankiii... Akşam olduktan sonra istemeye istemeye artık Floransaya veda ediyordum...

Tepeden indikten sonra Plus Florence'a döndük.. Akşam yemeğini orada yedik.. Yemekleri çok güzeldi... ve Floransadaki 3 günümüzde böyle geçti...
Bundan sonraki İstikamettt ROMAAAAAAAAA:))))

NOT:(Michalangelonun tepesinde Michalangelonun yaptığı David heykellinin yine bir kopyası bulunmakta!!! Gerçeği Galleria Accademia (Akademi Galerisi)nde !!!)