İlk seni gördüm Sevilla=)

Barcelona günlerimizden sonra istikamet Sevillaydı. Akşam 11:30 da uçağa binip Sevillaya doğru gittik.. Sevilla'ya her gittiğimde içimi bir heyecan kaplar. Orada doğduğumdan ve küçüklüğümün orada geçmesinden kaynaklanıyor belki de. Ayrı bir kokusu var bu şehrin... İnsanların sıcaklığı bütün şehre yansımış sankii.. Kendimi öyle güvende hissediyorum ki bu şehre geldiğimde.

Gece 01.00 gibi vardık.. İspanya'da ailemin evinde kaldık. Ancak Sevilla'ya giderseniz Giralda yakınlarında kalmanızı tavsiye edebilirim. Tamamen merkezi bir yerde...


Sevilla'yı gezdirme işi bana düşmüştü.. Ee tabi bende bu şehri en güzel şekilde Yusuf ve Jessy'e göstermek istiyordum=)) Sabah hep birlikte kahvaltı için churros yemeye gittik. Churro'ları yemeden sakın dönmeyin:)

Daha sonra SEvilla turunu Plaza de Espana'dan başlattım.. Bu kocaman bir meydan .. Meydanı çevreleyen binalar şu anda belediyenin...( Sevilla İlk kez 1929 yılında düzenlenen ve sadece Latin Amerika ülkelerinin katıldığı ihracat fuarıyla baştan aşağı imar edilmiş.1929'dan bu yana ülkenin fuar merkezi olarak da adını duyurmuş. 1929 yılındaki bu ilk fuar kente eşsiz bir meydan kazandırmış. Bu da ‘‘İspanyol Meydanı’’( PLAZA DE ESPANA) .. Meydanda yer alan binayı çevreleyen yapay nehir İspanyolların ticaretle Atlantik Okyanusu'na açılışını simgelemekte...
Bilgiler:http://w3.gazi.edu.tr/~fnguler/ispanya/index.htm )

Cristof Colomb'da Amerika'yı keşfetmek için ilk SEvilla'dan çıkmıştı=)


Bu meydan ayrıca yuvarlak bir biçimde olup, duvarları da İspanya’nın şehirlerini simgeleyen seramiklerle süslü..



Burada bir sürü resim çektikten sonra meydanın tam karşısında kalan Parque Maria Luisa'ya gittik. Bu parkı isterseniz 4'lü bisikletlerle dolaşabilirsiniz. Biz öyle yaptık. Amerika Meydanı denen bölüme geldiğimizde bembeyaz güvercinler bizi karşıladı... NAsıl güzel bir manzara... Yem verdiğinizde de üstünüze geliyorlar. İnsanlardan korkmuyorlar... Orada resmen küçüklüğümüze döndük.. Bu kısma kesinlikle gidin!!!

Burayı gezdikten sonra SEvilla'nın nehrinin ( Guadalquivir) olduğu kısımdan çıkıp, dümdüz yürüdük.. NEhirden yürüdüğünüzde karşınıza Torre Del Oro ( Altın kule) çıkmakta...Gemilerin giriş çıkışını kontrol etmek için yapılmış. Kule biz gittiğimizde açık değildi... Ancak sonraki yıl tekrar Sevilla'ya gittiğimde açılmıştı. Girişi 2 Euro ve içinde deniz müzesi bulunmakta.. Girmenizi tavsiye ederim.. Biraz daha yürüdüğümüzde boğa güreşlerinin yapıldığı arenayı gördük.. 18 yydan kalma olan bu arena günümüzde de açık... Boğa güreşi seyretmek istiyorsanız hemen oradan bilet alabilirsiniz. https://www.plazadetorosdelamaestranza.com/
Bu siteden daha çok bilgi alabilirsiniz.


Bu Arenal bölgesini de bitirdikten sonra yukarı doğru yürümeye başladık.. Eskiden yahudilerin yaşadığı bölge olan Bario Santa Cruz'a doğru gittik. Burası tamamen dar sokaklardan oluşuyor.. Bu dar sokaklar Sevilla'nın sıcağından korunmak için bire bir... Bu sokaklarda küçük küçük cafeler bulunmakta.. Ayrıca geceleri de flamenko gösterileri yapılıyor..

Burayı da dolaştıktan sonra Avrupanın 3. büyük katedrali olan Sevilla Katedraline geldik.. Sevilla Katedralinin içinde Cristof Colomb'un mezarı da bulunmakta... Daha sonra KAtedralin tam yanında olan Giralda adındaki çan kulesine çıktık.. Tam 40 kat çıkmanız gerekiyor.. Vardığımızda nefes nefese kalmıştık. Ancak göreceğiniz manzara buna değiyor..


Zamanımız kalmadığı için Katedralin tam karşısında olan Alcazar sarayını gezmedik... Aslına bakarsanız da çok bir şey kaybetmediler. Bu saray Arap emirleri tarafından inşa ettirilmiş.. Bahçeleri gerçekten güzel. Ancak sarayın içi benim zaten hoşuma gitmemişti... Buraya giriş 6 Euro


Neyseee Akşam teyzemlerde güzel bir ziyafet olduğu için gece başka bir yere gitmedik... Ancak gitmek istersenizz Aqua diye ünlü bir bar bulunmakta. Gerçi İspanya' da bar denilince sadece içkinin içildiği yerler olarak bilinmekte. Aqua tam anlamıyla diskotek.. Yemek yeri olarakta San MArco'ya gitmenizi tavsiye ederim. 20-25 Euroya çıkabilirsiniz... Ayrıca Bario Santa Cruzda da çok güzel restorantlar bulunmakta.


2.gün kendimizi alışverişe attık. Sevilla'da Barcelona gibi tam bir alışveriş cenneti... Katedralin hemen yan kısmına doğru gittiğinizde Calle Sierpe ve Calle Tetuan'ı göreceksiniz. Bizde bu sokaklara doğru gittik. Bunlar upuzun 2 sokak... ve arabalar geçemiyor... Mağazalar kocaman...
Daha sonra 2. bir merkez olan Nervion'a gittik. Buraya gitmek istiyorsanız 32 numaralı otobüse binmeniz yeter ya da 1 senedir kullanımda olan metroya da binebilirsiniz. Biz gittiğimizde daha metro yoktu. Sevilla'da ulaşım artık çok kolay... Metro her yerden geçmekte. Gidecek olanlar bu konuda çok şanslı=))

NErvion da 2 tane alışveriş merkezi bulunmakta... Bir tanesi Nervion Plaza diğeri ise Meşhur El corte İngles... İkisine de girdik.. Nervion Plaza'nın tam arkasında da SEvilla stadı bulunmakta.. Sevilla'nın maçlarını seyretmek isterseniz burdan bilet alabilirsiniz=)))

Daha sonrda Quadalquivir nehrine doğru gitttik. Ordan Deniz bisikletine bindik ve bütün nehri gezdik=)))

Ve yine günümüz bittii.. Yusufun gitme vakti gelmişti.. Akşam Sevilla'nın tren istasyonuna gidip Yusuf'u uğurladık..=((( Jessy 2 gün daha benim yanımda kalacaktı... Ertesi günkü planımız günü birlik Cordoba'ya gitmekti... Biletleri tren istasyonundan aldık. Bilet fiyatı 35 Euro'ydu.. Hızlı trenle yarım saatte Cordoba'da olacaktık. Sabah 09.00'da yola çıkacak; akşam 21.00'da da dönecektik...

Daha fazla gününüz varsa İsla MAgica'ya gidin. Burası Looney Tunes eğlence parkından daha küçük;ama roller coaster'lar süper=))


Sevilla hakkında bilinmesi gerekenler:

== >Mozart'ın Don Juan ve Figaro'nun Düğünü ,Rossini'nin Sevilla Berberi ve Bizet'in Carmen adlı eserlerinin hikayeleri Sevilla'da geçmiş...

==>Ünlü İspanyol ressamları Velasquez ve Murillo da Sevilla'da doğmuş.

Bloga Dair=)

Blogumu takip edenler=))) Bu blogta yazım kuralları ve devrik cümleler pek dikkate alınmamıştır... Blogun amacı tamamen konuya odaklanıp okuyucuları bilgilendirmektir... Bu yüzdenn yazım kuralları ve devrik cümlelere pek takılmayın.. Siz yeni bilgilerin keyfini çıkarın=) Umarım herkesin işine yarar.. İyi okumalar herkeseeee....:)
Etiketler: 2 yorum | edit post

Barcelona, Barcelona =)))

Eğlencenin yeri Barcelona; Alışveriş'in yeri Barcelona, DEniz'in yeri Barcelona, Gaudi'nin şehri Barcelonaaaa... İşte bütün bu tanımlar Barcelona için...Nereye giderseniz gidin; Barcelona'nın yeri hep ayrı olacak... Her yeri karşılaştırıcaksınız ve her seferinde tabii ki de BARCELONA diyeceksiniz.... Şu an da yaşamak isteyeceğim ilk yer Barcelona diyebilirim... Ancak Barcelona'nın özerk olması da hiç hoşuma gitmediğini de söylemek isterim.. Katalanca denen ispanyolca'ya çok az benzeyen bir dilleri var. Resmen kendi dilleri olarak kabul ediyorlar...İspanya içinde olan bölünmeleri Barcelona'ya gittiğinizde direk anlayabiliyorsunuz...

Gelelim Barcelona'da geçirdiğimiz günlere=))


23:30da Madrid'ten bindiğimiz uçak 01:00 gibi Barcelona'da oldu.. Taksiyle Hostel'a gittik. 25 Euro civarında tuttu... Gece muhteşem hostel'a geldik =) Dakka bir gol bir Resepsiyondaki o şapşal adamın yaptıkları=)) ( önceki yazımda anlatmıştım); daha sonra sabah şapşal adam Sagrada Familia Katedraline ne kadar uzaklıkta diye sorduk. Adam 10 dakikada ordasınız dedi... Eee sizce 10 dakika da ordamıydık=) Tabiiki de hayır tam 35 dakika sürdü... O anda location yüzde 50 bile değil buranın dedik birbirimize... NEyse metroyada uzak olduğu için biz merkeze taksile gittik... Barcelona'da da iki günlük turistik otobüslerden aldık... 24 Euro tutuyor... Eğer oteliniz çok merkezde değilse bu otobüsler çok büyük bir avantaj...

Neyse Gelelim Sagrada Familia KAtedrali'ne ben bu kadar büyük bir katedral hayatımda ilk defa gördüm diyebilirim... Antonio Gaudi sağolsun Barcelona'ya inanılmaz katkıda bulunmuş.. Her yerde ilginç geometrik eserleri, binaları, parkları... Bunlardan en önemlisi de Sagrada Familia... Gaudi bu kilisenin inşaatına 1882 yılında başladı. Ancak kilisenin inşaası hala devam etmekte.. 2082 yılına kadar maalesef tam bitmiş göremeyeceğiz...

(Sagrada Familia girişi 6 euro. Ancak yukarı çıkmak isterseniz 2 euro daha vermeniz gerekmekte.. Katedral Diagonal Caddesinde bulunmakta. Orada kesin göreceksiniz.. Ancak cadde çok uzun...) İçerisine girdiğinizde ne kadar kocaman bir yer diyorsunuz... Ancak inşaat içerde de devam etmekte.. Katedralin en yukarısına bir asansörle çıkıyorsunuz... En yukarısından bütün Barcelona'yı görebilirsinizz... O kadar yüksek ki bulunduğumuz nokta yükseklik korkusu olanlar için biraz korkutucu gelebilir... Aşağıya asansör yok. İnmeniz 5 10 dakika sürüyor...

Daha sonra kendinizi Plaza Catalunya'nın iki paralel cadde olan La Rambla ve Avenida Del PAralel'e atın.. Hayatınızda görebileceğiniz en cıvıl cıvıl yer. La Rambla'da kendinizi kaybedebilirsiniz.. Cadde'nin ortasında çiçekçiler, komiklik yapan heykel figürüne bürünmüş adamlar, kuş, tavşan satanlar nasıl bir şenlik havası var .. Büyüleyici... Mağazalar ise tam alışverişkoliklerin sevinebileceği bir yer.. LEFTİES sakın burayı kaçırmayın!!!!!!!!!







Adım başı cafeler.... Ancak oradaki cafeler tam turistleri kazıklama yeriii... Bir tanesinde oturduk... Cola'ya tam 8 Euro istediler. O yüzden siz bence orada daha fast food yemenizi tavsiye ederim.. Onun yerine Ciudad COnrad ve Tapa Tapa'ya gidin... Yemekleri süper. Tapasları en iyi görebileceğiniz yerler. Ayrıca ünlü PAELLa'yı da yiyebilirsiniz. Fiyatları da öyle uçuk değil... 25 Euro'ya çıkabilirsiniz; ancak süper bir yemek yersiniz...
Daha sonra bütün sahili dolaştık.. Çok güzel bir sahili var... Hava çok sıcak değildi bu yüzden biz denize giremedik..... Eğer müzelere meraklıysanız Picasso müzesi var. Onu bu araya sıkıştırabilirsiniz. Ancak biz müze görmekten bıkmıştık=)
Akşam sahilin orada küçük bir alışveriş merkezi bulunmakta; orayı bir dolandık... Buranın (dış kısmında , deniz kenarında çok güzel cafeler barlar bulunmakta. Bu cafelerden birine oturduk... Burada kesin bir yerde yiyin!!

2. günümüzde ilk olarak Parc Guell'e gittik. Gaudinin diğer muhteşem eseri... PArkın her yanı venedik seramikleriyle binbir renk ve değişik geometrik şekilleriyle süslenmiş... Her turistik mağazada Gaudi'nin eserlerine benzetilmiş parça bulabilirsiniz... Parktan en az iki saate çıkamazsınız... Çok farklı bir park.. İçinde Gaudi'nin bir evi bulunmakta. 3 Euro .. Ben beğendim. Ancak girmezseniz de çok bir şey kaybetmezsiniz... Gaudinin evi olan Casa MİLA'ya buradan sonra gidin.. Biz sadece önünde fotoğraf çektirdik... Ama siz içeri girin=))



Daha sonra Barcelona'nın merkezinden biraz daha uzak olan MONTJUİC tepesine gittik. Tepeye doğru çıktığınızda bir çeşme göreceksiniz. Bu çeşmenin özelliği müzikli olması.. Biz gittiğimizde çalmıyordu. NE kadar doğru bilemiyorum...





Çeşmenin arkasında ulusal sanat müzesi var. Çok çok büyük.. En az 6 müzenin birleşimi... Önemli sanatçıların eserleri bulunmakta. Picasso , Velazquez gibi... Biz içine şöyle bir baktık. Ancak sanat tutkunu Jessy hepsine girdi.. Bu en azından 2 saatinizi alıyor.. Biz de Sanat müzesinin arka kısmına doğru yürümeye başladık. Orada Communication Tower denilen ''TELEFONİCA'yı'' gördük. Çok değişik.. Görmenizi tavsiye ederim... Oradan yürüdükten sonra Olimpiyat Stadyumunu gördük...Biraz daha ilerlersenizde Montjuicin en tepesine yani bütün Barcelona'nın en tepesine teleferikle çıkabilirsiniz. Biz çıktık... İnanılmaz bir manzara... Orada Montjuic kalesi de bulunmakta. İsterseniz girin. Askeri bir müze..








Bu bölgeyi bitirdikten sonra Barcelona'nın sahiline geldik. Orada Aquarium'a gittik.. Giriş ücreti 16 Euro.. KEsinlikle gidin çok güzel....



AKşam Ciudad COnrad'a yemek yedik... Burası çok güzel bir mekan.... Buraya bir akşamınızı ayırın...

En son günümüzde La ramblanın yakınında olan bir Catedral'e gittik. Çok önemli değilll. Girmeseniz olur... Bugünü La Rambla'nın ara sokaklarında gezdik... Bu sokaklardan bir tanesinde çok ünlü meyve çarşısı bulunmakta. HEr türlü meyve çeşidi. Rengarenk bir yer.. ADı Boqueria MArket...




Ara sokaklarda bir sürü şey keşfedebilirsiniz... Daha sonra ünlü YKM tarzında ama en az 5 katı büyüklüğünde olan alışveriş merkezine girdik. Buranın adı EL CORTEİNGLES. İspanyanın en meşhur alışveriş yeri diyebilirim. Bir sürü marka bulunmakta.. Bu da tam PLAZA CATALUNYA'da ... O meydanda Cafe ZURİCH diye bir yere oturduk.. Tatlıları çok güzel....

Biz bu 3 güne bunları sığdırabildik. Ancak Barcelona için kesinlikle 4 gün lazım.. Hele yazın gidiyorsanız 6 gün kesin. 2 gününü tamamen denize ve barlara ayırırsınız.. Yazın gidenler için sahilin orda ama merkezden biraz daha uzak olan 3 tane bar ismi söylemek isterim. Bunlar RAZZMATAZ, PACHA, MONDO.. Bunlara ben gitmedim. Ancak Barcelona'da bir ay kalmış olan arkadaşım Semih tavsiye etmişti... Yemek yerlerinde verdiği tavsiyeler süperdi. Bu yüzden barlarında çok güzel olacağına inanıyorumm...

Futbola meraklı olanlar FC Barcelona’nın Nou Camp stadyumunda kesinlikle bir maça gidin... Biletleri 2 gün önce alırsanız sizin için avantajlı olur.. Bizim günümüz yoktu diye sadece önünden geçebildikk.

Böylece Barcelona maceramızda bitmiş oldu... =((((((((

Şimdide gözlerimi ilk açtığım şehre SEVİLLA'YAAAAAA=))




Madrid'e Devammm ve Toledoooo=))

Yine uzun bir aradan sonra yazmaya başlıyorummm. Tatilde yeni yerler keşfediyordum=)) Bu sefer de İsrael'e gittik.... Yazacağım bir kaç ülkeden sonra sıra İsrael'e de gelecek=9

Gelelim Madrid'in ikinci gününe=9

İlk olarak Palacio Real 'e(Kraliyet Sarayı) gittik... Şu ana kadar gittiğim en güzel saray diyebilirim. Çok iyi korunmuş. 18 yüzyılda Bourbon Hanedanının ( ailesinin) idare binası olarak bilinen saray tam 2800 odadan oluşmakta.. Hala da devlet törenleri yapılmakra. İspanya da kraliyet devam etmesine rağmen bu sarayda yaşamamaktalar.

Bahçeleri ve sarayın içi o kadar gösterişli ki en az 2 saat burada kalmalısınız...

Buraya gidiş Puerto del Sol'den, Calle Mayor'u izleyin ve cadde bittikten sonra hemen güneyde Saray kalmakta.

Biz günü birlik Turistik gezi otobüsü aldığımız için direk Sarayın durağında indik... Bu otobüsler her yerden geçmekte ve her yerde de inebilirsiniz.. Avantajları çok var. Ancak yürümek istiyorsanız yukarıda yazdığım istikamette gidin=) Pazartesi- Cumartesi 9:30- 18:002a kadar açık... Giriş 8.5 Euro .. İçeride fotoğraf çekmek kesinlikle yasak!!!

Saraydan çıkar çıkmaz Almudena Katedrali'ni gördük... Yapımı 1 yy'dan daha uzun sürmüş... 1879'larda yapımına başlanmış ve 1993'te tamanlanmış.. Kilise Kentin kurucusu olan Almudena'ya adanmış.. Her gün 09.00- 21.00 arası açık... İçerisi çok görkemlii... Daha sonra Sarayın sol kısmında kalan Plaza de Oriente olarak adlandırılan behçeli bir alana yönlendik. Burada eski kralların heykelleri bulunmakta..


Bu tarihi yerleri gezdikten sonra sarayın karşısına geçtiğinizde bir sürü cafe bulunmakta.. Çok güzel bir ortam. Oradaki bir cafe'ye oturduk. . Orada tapas yazan bir cafe'ye kesin oturun....
Yemek yedikten sonra çok yakınında bulunan Thyssen Bornemizsa müzesine gittik. Müzeye giriş 6 Euro. ve yine bir sanat müzesi...Yusuf ve ben tablo görmekten sıkılmıştık... Bu yüzden de 2. kattan sonra bu müzeden çıktık. Müze çok büyük...Sanatseverler eminim ki çok beğenecekler. Jessy bu müzeyi de çok beğendi...


Ben Yusufla turistik gezi otobüsüne bindik.. ve 1 saat boyunca inmedik. Bütün duraklarını gördük.. HAtta bu otobüs eski tarihi şehirden çıkıp modern yeni Madrid'te bile götürüyor... Bütün bu kısmıda panoramic olarak görmüş olduk.. Bu yüzden bu otobüs MAdrid'te çok avantajlı..
Daha sonra Grand Via' da indik.. Burasıı kocaman bir cadde... Bağdat caddesinden daha uzun ve geniş... Bir sürü mağaza bulunmakta...





( İspanya'da yazları mağazalar 14:00 ve 17:00 arası kapalı; ancak saat 21.00'a kadar açık , bazıları 22:00'a kadar) Pazarları ise bütün mağazalar, alışveriş merkezleri kapalı) !!! Alışverişi Pazar'a sakın bırakmayınn=)))

Saat 19:00 gibi hostel'a dönüp 1 saat dinlendik.. Akşam Plaza Mayor'un etrafında bulunan restorantlardan birinde yedik. Hepsi birbirine benziyor... Bu restorantlarda Sangria almayı unutmayın... İspanya'nın çok ünlü bir içkisi.. Hiç ağır değil. Tapaslardan peynir tabağı almayı sakın unutmayın=)... Deniz ürünlerii her restorantta bulunmakta. Karidesler de böcek şeklinde gelmekte...

2. günümüzde yarım gün Toledo'ya gitmeye karar verdik.. Madrid'e gidiyorsanız kesinlikle Toledo'ya gidinn!!!! Toledo için biz bir tur ayarladık. 45 Euro tuttu. Bizi farklı yerlere de götürdü... Ancakk çokta gerekli değildi... Bir daha gidersem kesinlikle Atocha Tren İStasyonundan binip Toledo gidiş-dönüş 16 Euro'ya giderim... Madrid'te 2007 yılında gitmiştim. Şu an olsa olsa 20 euro olmuştur..

Toledo apayrı bir şehir... 3 dinin yaşanılmışlığın izlerini görebiliyorsunuz... Toledo İspanya'nın eski başkenti. O asilliği görebiliyorsunuz. Sokaklar daracık... Sıcaktan korunmak için yapılmış belli ki.. Her alanda fotoğraf çekebilirsiniz. Taşlı sokaklar, taşlı evler küçücük ve etrafı bir kaleyle korunmuş küçücük bir şehir burası.



İlk olarak 15-16 yylarda yapılan Toledo Katedralini gezdik... Daha sonra El Greco'nun ( ispanyol bir ressam) eserlerinin yer aldığı müzeye gittik. Görülmesi gereken bir yer..

MEzquita de las Tornerias ( cami), Transito ve Santa Maria sinagog'larını dolaştık. Tabii hepsi tamamen kalıntı şeklinde... Ayrıca Toledo'da Yahudi müzesi'de bulunmakta. Ancak Pazartesi günleri kapalı olduğu için biz gidemedik...

Daha sonra Toledo nehrinin manzarasını seyrettik. Tek kelimeyle muhteşem..



Çelik işçiliğiyle meşhur olan Toledo'da kılıçların yapıldığı bir fabrika en son durağımız oldu.. Biraz şehrin dışında kalmakta. Kocaman bir yer ve Kılıçların yapımını seyredebiliyorsunuz. Bana çok ilginç geldi... Fabrikanın aşağısında geniş bir mağaza bulunmakta. ve her boyutta kılıç satılmakta... Değişik bir kılıç almak isteyenler kesinlikle buraya uğramalı...



Toledo'dan sonra çok güzel bir alışveriş merkezi olan Principe Pio'ya gittik.... Alışverişkolikler buraya uğramadan sakın dönmeyinnn=)))))))))))) MArypaz 'da çok uygun ayakkabılar bulabilirsiniz. Erkekler Desigual mağazasına kesin gidin=)) Kızlar Blanco'ya girmeden dönmeyin:) Bütün mango,zara bershka gibi mağazalar İspanya'dan geldikleri için sokak başı bu markaları göreceksiniz...=) Ha ayrıca Lefties Zaranın mallarını satmakta ama çok çok ucuz... Barcelona'da kocaman bir mağazası var=)

Daha çok bilgi için(
http://www.ccprincipepio.com/ bu siteye bakınnn=)) )


Burayı da gezdikten sonra Puerto Del Sol'un etrafında dolandık.. Daha sonra da akşam 23:00'da olan uçağımız için yola koyulduk... Madrid- Barcelona arası 25 Euro'ya uçak bulduk. o Fiyatta hızlı tren bulursanız kesinlikle onu tavsiye ederim. Ancak İspanya da hızlı trenler çok pahalı...

Eğer Madrid'te daha gününüz varsa Escorial( saray) ve Looney Tunnes parkına gitmenizi tavsiye ederim. Escorial şehirden 1 2 saat uzaklıkta... Looney Tunnes ise Disneyland gibi çok güzel.... Tam bir gün hatta 2 gün bile geçirebilirsiniz.. Çocuğunuzla gidiyorsanız, kesinlikle buraya götürün.. Eminim ki araya bunu sıkıştırırsanız müzeleri gezdiğinizde daha az mızmızlık yapacaklardır=)) Ayrıca büyükler için de bir sürü Roller Costerlar mevcut=9 Ayrıntılı bilgi http://www.parquewarner.com/ da=9






Madrid ne kadar Asil bir şehirsin!!...


Genelde insanlar şöyle der.. Madride 1 gün yeter hatta hiç gitme gerek yok gibi cümleler kurarlar... İşte ben bu insanların Madrid'i gerçekten gördüklerini sanmıyorum... Şu ana kadar gittiğim hiç bir yer bu kadar asil değildi. İnsanlar kibar, yollar ve binalar sanatla dolu ,tertemiz bir şehir... Havasında bile bir asillik var... Herkesin sevebileceği tarzda bir yer burası... Gece hayatının fazla olduğu, alışverişkolikler için bir cennet yeri olduğu, sanatseverlerin ise müzelerden çıkamayacağı bir şehir... Bu yüzden siz sakın gitmeyin diyenlerii dinlemeyinn gidip kendiniz görün ve karar verin... Bizim tatilimiz kısıtlıydı. Bu yüzden Madrid'te 3 gün ayırdık. Ayrıca bu 3 güne 4 saatlik süreyle Toledo'yuda ekledik... Tavsiyem tam 3 gün kalmanız. Zamanınız kısıtlıysa da 2 buçuk gün... Temmuz, Ağustos aylarında Madrid'e gitmenizi tavsiye etmem. Bunaltıcı bir sıcak oluyor. Barcelona 'da yine denize girip ferahlayabilirsiniz ama Madrid çok nemli... Sevilla Ağustos'ta 50 dereceyi buluyor... En iyi zaman Sonbahar ve İlkbahar'da gitmek...

Madrid'te SEvilla'dan hızlı trenle gelmiştim. Atocha Tren istasyonunda indiğimde tren istasyonu bile beni büyülemeye yetmışti.. İçinde çok güzel küçük bir botanik bahçe bulunmakta , ferah ve temiz bir istasyondu... Daha sonra Tijcal Hostelını bulup Yusuf ve Jessy'ı orada bekledim...
Dikkat etmeniz gerekn bir şey var .. O da( Tijcal Hostel 1) tam merkeze yakın olan. Bizde orada kaldık.
Bu hostelın sitesi şöyle:http://www.hostaltijcal.com/tijcal1/principal.html

Yusuf ve Jessy geldikten sonra odalarla ilgili bir aksilik oldu. O da hostelworld'te ayarladığımızda biz teyit etme gereği duymamıştık. Ancak bu kesinlikle gerekiyor. Çünkü bizimki bir şekilde iptal ettirilmişti... Yukarıda verdiğim site hostelın kendi sitesi. Oradan rezervasyon yaparsanız bir sorunla karşılaşacağınızı hiç sanmıyorum.. ama yinede teyit edin. Gitmeden bir mail atmanızı tavsiye ederim....Odalar çok iyi, kahvaltı da hiç fena değilll..

İlk gün saat 13:00 gibi otelden çıktık. 20 metre ilerimizde ünlü Plaza Mayor (meydanın) önündeydik. Buraya gelmemiz tam 2 dakika sürdü... Plaza MAyor kare bir avlu etrafında 136 binadan oluşan bir meydan... Bu meydanda çeşitli cafeler ve küçük küçük mağazalar görebilrsiniz... Hayat dolu bir mekan... Burada boğa güreşleri ve kraliyet ailesine ait düğün törenleride yapılmaktaydı. Şimdi ise festivaller düzenlenmekte..Biz gittiğimizde böyle bir festivalle rastlamadık...
Bu avlunun etrafı 136 binadan oluşmakta.. Avlunun ortasında kral III.Philip'in at üzerinde heykeli yer almakta... Plaza MAyor'dan da bir tur attıktan sonra, MAdrid'in merkezine doğru gittik... Puerto Del Sol'a doğru ilerledik. Burası Tam merkez olarak biliniyormuş.. Her yere yakın tam ortada bir yer.. Gerçi Madrid yürüyerek gezilebilecek bir şehir. Önemli yerler birbirine çok yakın... Burada belediye binasını göreceksiniz... Biz girmedik. Zaten gezilecek bir yer olarakta bilinmiyor...
PLAZA MAYOR

Bir 10 dakika daha yürümeyle Museo Del prado 'ya geldikk... Bu müze Louvre'dan sonra gelen en önemli müzelerden biri. Çok önemli İspanyol sanatçıların eserleri bulunmakta...( Goya, Velazquez, El Greco, Murillo gibi ünlü sanatçıların eserleri bulunmakta..) Hele bu sanatçıların eserlerine ilgi duyuyorsanız buradan biraz zor çıkıcaksınız... Resimlerin önünde dakikalarınızı geçirebilirsiniz. Biz buradan 2 saat içinde çıktık... ARkadaşım Jessy için çok az bir süreydii... Bu yüzden 2. günde Museo DEl prado'yu tekrardan gezdi.. Buraya giriş 6 Euro. Pazarları ücretsiz.. Pazartesileri de kapalı... MUSEO DEL PRADO

Daha sonra Museo Del Prado 'nun yan tarafında kalan Parque Del Retiro 'ya gittik.. İnanılmaz şekilde büyük... O gölün olduğu yer hemen karşınıza çıkmıyor.. Bir kaç botanik bahçe'yi gezdikten sonra birilerine sorup o kısmı bulabilirsiniz.. İnanılmaz büyük bir park... Mutlaka gidip görün... Burada 2 saatimizi geçirdik.. Doğayla iç içe bir yerde olacaksınız... Bir sürü insan ve cıvıl cıvıl bir ortam.. PARQUE DEL RETİRO

PArque Del Retiro'dan çıktığımızda saat 20:00 olmuştu.. Plaza De İndependencia'yanın bulunduğu kapıdan (ALCALE KAPISI) çıktık... Burası da güzel bir meydandı.. Bu meydanlarda mutlaka kocaman heykeller, anıtlar görüyorsunuz...
PLAZA DE İNDEPENDENCİA

Çok yorulduğumuz için 1 saat otelde dinlendik. 22:00 gibi otelden çıktığımızda her taraf dopdolu, gençlik sokaklardaydı. Cumartesi akşamı olduğu için bütün cafeler, her yer doluydu... Bizde orada güzel bir İtalyan restorantına oturduk... İtalyan restoranında bile ispanyol yemekleri mevcuttu.. İspanyaya gittiğinizde başlangıc tarzında tapas dedikleri yemeklerin hepsini tadın.. Bazıları domuz etinden olmakta... Domuz eti yemeyenler İspanya'da dikkat etmeleri gerekiyor. Çünkü yemeklerin yüzde 60'ı domuz etinden... Plaza Mayor'dan geçtikten sonra da bir sürü restoran ve bar bulunmakta...

2. günümüzde şehri dolaştıran, her müzede ve önemli meydanlarında inip sonradan tekrar binebildiğimiz otobüslere günü birlik bilet aldık. Tam olarak 16 Euroydu. 2 günlüğü de 24 Euroydu. 3. Gün Toledo'ya gideceğimizden 1 günlük aldık... MAdrid'te böyle otobüslere binmek hoşumuza gitti. Bütün her yerii 1 saatlik panoramic olarak dolaştık... Ancak bir daha gitsem toplu 3 günlük için olan metro biletlerinden alıp daha çok yürürüm... Bu otobüsün de tabi keyfi başka oluyor.... Madrid'te bu otobüsü almanızı tavsiye ederim...

2. günün devamı diğer yazımdaaaaaaaaaaa olacak.....=))

Gidenlerdennnn.....

Ayrılıklar ne kadar acı oluyorr... İçim hala buruk... Yazıyı yazmaya başladığımda yine gözlerim doluyor... Neden bu kadar etkilendimm, ben bu kadar duygusal mıydım ya??... Bugün Jessymden ayrılmak çok zor geldiii.. Vedalaşmak bile istemedim... 2 sokak ötemde olan ne zaman arasam bulabileceğim dostum artık daha uzaklara yeni bir yaşam kurmaya gidiyor... Yine bir ayrılık daha ve yine ayrılmadan önce kurulan avutucu sözlerr... Hepimizin içinden geçenleri biliyordum.. Aramıza mesafeler girsede bu söylenen avutucu sözler gerçekleşecek miydi acaba diyorduk içimizden...Mezuniyette duygulanmam bu yüzdendi.. En yakınımda olan Lariiime Belkide ne olacagını bilmemden bu kadar duygulanıyorummm demiştim.. Liseden sonra üniversite de de bir ayrılık.. Ama bu seferki daha farklı en yakınımdakiler başka şehirlere gidiyor.. Bu sefer izin vermeyeceğim .. Araya cok uzun zaman girse de ben yine aynı Sylvia olacagım ve dostlugumuzdan hicbir şey eksilmemesi için uğraşacağım... (İpekimmm sendende vedalaştık; ama bana söz verdin İstanbulda kalacagına... 2 ay sonra yine birbirimizle didişeceğiz=9)

Her anı defterime baktığımda herhalde gözlerim dolacak. Hep derlerdi ,en güzel yıllarını üniversite yılların diyee , gerçekten de en güzel zamanlarımı geçirdim....

Bugün bir daha anladımm. Dostluklar çok değerli.. Yanınızdaki size güç katan dostlarınızın da uzaklaşması bir o kadar üzücü.... ve bende üzgünümmm şu an...
Etiketler: 1 yorum | edit post

Gelin yeni yerler keşfedelimm=))

Bu bölümde İstanbul da hep aynı yerlere gitmekten sıkılanlar içinn güzel değişik mekanları yazmaya karar verdimmm=)

İlk yazmak istediğim yer Garipçe Köyü olacak =) Pek yakındaaa:)))